22 Haziran 2016 Çarşamba

Çin’den İzmir’e yatırım müjdesi

Çin Halk Cumhuriyeti İzmir Başkonsolosu Liu Zengxian; otomotiv, yüksek hızlı tren ve ileri teknoloji alanlarında faaliyet gösteren şirketlerin İzmir ve çevresine yatırım yapmaları için çalışacaklarını söyledi.

Çin Halk Cumhuriyeti İzmir Başkonsolosu Liu Zengxian, İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş'ı ziyaret etti. Çin'in dünyanın en iyi 3 ekonomisinden biri olduğunu belirten Demirtaş, "Çin ekonomisi her yıl büyüyen bir ekonomi. Türkiye Asya'nın en batısında, Çin ise Asya'nın en doğusunda. İki ülke geçmişte İpek Yolu'yla birbirine bağlanmış ve bu İpek Yolu'yla ipekler Türkiye üzerinden Avrupa'ya, Avrupa ürünleri de İzmir üzerinden Çin'e gitmiş. 21. yüzyılın ipek yolunu yeniden oluşturmamız gerekiyor" dedi.

İzmir'in tam bir yatırım cenneti olduğunu ifade eden Başkan Demirtaş, "İzmir'de her türlü yatırım olanağı var. Özellikle otomotiv konusunda yatırım yapmak hem Çin'in hem Türkiye'nin faydasına olacaktır. Çok sayıda Çinli heyeti konuk ettik ama bunu bir türlü yatırıma dönüştüremedik" diye konuştu.

İzmir'in Türkiye ekonomisinde önemli bir rol oynadığını dile getiren Çin Halk Cumhuriyeti İzmir Başkonsolosu Liu Zengxian ise "İzmir'e yeni geldim ama İzmir'in dinamik ve ilgi çekici bir şehir olduğunu düşünüyorum. Çin ve Türkiye arasındaki dostane ilişki temelinde aramızdaki iş birliği potansiyelinin yüksek olduğunu sanıyorum" dedi.

Görev süresi boyunca İzmir'e yatırım getirmek için mücadele edeceğini anlatan Başkonsolos Liu Zengxian, "Otomotiv, yüksek hızlı tren ve ileri teknoloji alanlarında faaliyet gösteren şirketlerin yatırım yapması için çalışacağız. İş birliği yaparak bu yatırımları arttıracağız. Geçen sene Çin ve Türkiye arasında ticaret hacmi 20 milyar doları aştı. Çin, Türkiye'nin ikinci büyük ithalat ülkesi oldu" diye konuştu.

Çin Halk Cumhuriyeti İzmir Başkonsolosluğu'nda bir vize ofisi oluşturmayı istediklerini belirten Liu Zengxian, "Vize işlemleri daha da kolaylaşacak. Şuanda çalışma odası sayısı yeterli değil. Bina kiralama konusunda girişimlerimiz devam ediyor" ifadelerini kullandı.
Başkonsolos Liu Zengxian'ı temmuz ayı meclis toplantısına davet eden İzmir Ticaret Odası Meclis Başkanı Rebii Akdurak ise Avrupa'dan Türkiye'ye tren seferleri düzenleyen bir firmanın asıl amacının Avrupa'yı Türkiye üzerinden trenle Çin'e bağlamak olduğunu anlattı. Projenin tamamlanmasının ardından Çin'den deniz yoluyla 30-35 günde gelen konteynırların 10-15 günde Türkiye'ye ulaşacağını anlatan Akdurak, "Bu da ikili ticaretin artmasına neden olacak. Bu proje biraz zaman alacak" dedi.

Kaynak: Çin Uluslararası Radyosu (CRI)

15 Haziran 2016 Çarşamba

Çin-Avrupa İşadamları Zirvesi Londra’da başladı

"Bir Kuşak-Bir Yol" projesini yerine getirerek, Çinli işletmelerin küreselleşme sürecine hız vermek amacıyla yapılan 7. Çin-Avrupa İşadamları Zirvesi Londra'da başladı. 

Kaynak: CRI

İki gün sürecek zirvenin bu yılki ana teması "'Bir Kuşak-Bir Yol' Stratejisi Altındaki Çin-Avrupa İnovasyon İşbirliği'" olarak belirlendi. Zirve sırasında ayrıca, sözleşmelerin imza töreni de düzenlendi.

Zirve Eş Başkanı ve Çin Paris Eski Büyükelçisi Wu Jianmin, dün sabah düzenlenen açılış töreninde bir konuşmasında, Çin-Avrupa İşadamları Zirvesi'nin, işadamlarına yüz yüze temas fırsatı sağladığını kaydederek şunları söyledi:

"Çin'de reform ve dışa açılma politikasının uygulanmasından bu yana 38 yıl geçti. Dışa açılma konusunda yeni bir aşamaya girdik. 2014 yılı, Çin'in dışa açılması için önemli bir dönüm noktası oldu. Çünkü 2014 yılında, Çin'in dış yatırım ölçüsü ilk defa yurtiçi yatırım ölçüsünü geride bıraktı. Bana göre, bu sadece bir başlangıç, çünkü Çinli işletmeler bugün dünyanın her yerine gidiyorlar."

Eski Büyükelçi ayrıca, Çinli işletmelere, yurtdışında tek başına mücadele yerine olgun piyasada yerel aracı kuruluşlardan yararlanmaları önerisinde bulundu.

İngiltere Eski Başbakanı Gordon Brown da "Bir Kuşak-Bir Yol Zirvesi Ana Forumu"nda şöyle konuştu:

"Birkaç yıl önce, Çin 'Barışçı Yükseliş' kalkınma yolunu ileri sürmüştü. Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, birlikte kalkınma ve ortak kazanç gibi fikirleri ortaya koydu. Bence, bu yalnız Çin'in hedefi değil, aynı zamanda bizim de hedefimiz ve vizyonumuz. Bu da Çin'le işbirliği yapmamızın nedenidir."

Çin Londra Büyükelçisi Liu Xiaoming yaptığı konuşmada, Çin'in en büyük ticaret ortağı olan Avrupa Birliği'nin (AB), aynı zamanda dünyada en büyük ekonomik topluluk olma niteliği taşıdığını ifade etti. Liu, Çin-Avrupa işbirliğinin, çok sayıda yeni büyüme noktası yaratarak, "Bir Kuşak-Bir Yol" projesine güç vereceğinin altını çizdi.

Zirveye 500'e yakın Çinli ve Avrupalı siyasi adam, işadamı ve uzman katıldı. Zirve kapsamında düzenlenecek yedi forumda temsilciler, "Bir Kuşak-Bir Yol" projesi, yurtdışı finansman ve satın alım ile Çin-Avrupa teknolojik inovasyon işbirliği gibi konuları ele alacaklar.

"Çin-Avrupa İşadamları Zirvesi" Londra ve Paris'te daha önce 6 kez başarıyla düzenlendi. Zirve ayrıca, işadamları arasında karşılıklı güvenin oluşturulması, fikir alışverişi yapılması ve işbirliğine varılmasının hızlandırılması için önemli bir platform olarak kabul ediliyor. Çin Uluslararası Radyosu
(CRI)

7 Nisan 2014 Pazartesi

Çin'den konut sorununa 19 milyar dolar

Çin merkezi hükümeti, ülkedeki konut sorununu çözmek için 18 milyar 800 milyon dolarlık bir yatırıma hazırlanıyor. Bu para, kirası düşük evlerin desteklenmesine, gecekondu mahallelerinin dönüşümüne ve kamunun elindeki kiralama bölümlerinin giderlerine hacanacak.

Bir gazetenin pazar ekinde yer alan bu rakamlar doğruysa, geçen yıla oranla aynı kalemlere yapılan harcamalar yüzde 14,3 oranında artacak. Çin hükümeti, büyük kentlerde konut fiyatlarındaki artışı durdurmaya, bu artış yüzünden zor durumda kalanlara da yardım etmeyi hedefleri arasına koymuştu. Hükümetin bir diğer hedefi de kötü koşullarda yaşayan vatandaşlarına daha uygun barınma imkanları sağlamak.

29 Mart 2014 Cumartesi

Sarıgül ve Topbaş'ın Çin metrosu tartışması

Özgür Gürbüz/29 Mart 2013

İstanbul’un en büyük sorunlarından biri ulaşım. Durum böyle olunca başkan adayları arasındaki metro tartışması öne çıkıyor. CHP’nin Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mustafa Sarıgül’ün, İstanbul’a beş yılda 200 km’lik yeni metro hattı kazandıracağını vaat etmesi ve bu konuda Çin ve Hindistan’ı örnek göstermesi AKP adayı Kadir Topbaş’ı kızdırdı. Topbaş, Çin ve Hindistan’da metronun devlet desteğiyle yapıldığını söyledi. Gerçekten öyle mi? Dünyanın en büyük üçüncü metro ağına sahip Çin’in başkenti Pekin’i mercek altına alıp, durumu sizler için inceledim.  

DÜNYANIN EN BÜYÜK 3. METROSU
2001 yılında Pekin’de sadece 45 km uzunluğunda, iki hattan oluşan bir metro vardı. 2013 sonunda metronun uzunluğu 465 km’yi buldu ve hat sayısı da 17’ye çıktı. 13 yılda 420 km’lik yeni metro hattı eklendi. Pekin metrosunun bir özelliği de bilet fiyatlarının ucuz olması. Sefer ücreti sadece iki yuan, yani 35 kuruş. Bu paraya dev kentin bir ucundan diğer ucuna gitmek mümkün. Ücretin düşük tutulmasının hem ekonomik hem de sosyal gerekçeleri var. Kentte hava kirliliğiyle baş etmenin, trafik sıkışıklığını önlemenin ve ticareti çekici kılmanın en önemli yolu toplu ulaşımı geliştirmek ve konforlu hale getirmek. Pekin Yerel Hükümeti bilet fiyatlarını düşük tutarak bu sosyal hedefe ulaşmaya çalışıyor ve bu sübvansiyonun maliyeti yılda 6,5 milyar TL’yi buluyor.

Çin’de metro yapımında genelde üç farklı yol izleniyor. İlki, yatırımın bir bölümünün belediye sermayesi, kalanın ise banka kredileriyle karşılandığı yöntem. Belediyenin koyduğu sermayenin oranı yüzde 40 ila 60 arasında değişiyor. İş tamamen belediyenin ana parası ve banka kredisiyle yürütülüyor. En çok bu modelin kullanıldığı söylenebilir. Yeni projelerin çoğu dört ayrı devlet bankası tarafından kredilendiriliyor. Merkezi hükümetin 42 milyar doları bulan ekonomik paketi kentteki metronun hızla büyümesini desteklese de ana finansman modelinde belediye ve bankalar başrolü oynuyor. İkinci yöntem ise “yap-devret” yöntemi. Bu modelde belediye hukuki altyapıyı hazırlıyor ve işi uygulayıcı firmaya devrediyor. Uygulayıcı firma ise finans, inşaat gibi işleri hallederek yatırımı belediyeye teslim ediyor ve yatırım bedelini belediyeden geri alıyor. Olimpiyat Oyunları öncesi bir hat böyle tamamlandı.

METRO SOSYAL BİR PROJE
Üçüncü yöntem ise daha tanıdık: “Kamu-Özel Ortaklığı”. Bu ortaklık modelinin de Çin’e özgü farklılıkları var. Çin metro projelerini yarı kamu malı olarak görüyor ve iki bölüme ayırıyor. Birinci bölümde (A Bölümü) sosyal yardım kısmı var, ikinci de ise (B Bölümü) işletme kısmı. A bölümü belediyenin sorumluluğunda kalıyor; arazi edinimi ve inşaat hep onun sorumluluğunda. Özel sektör ise trenler ve sinyalizasyon gibi ekipmanları sağlıyor. İşletme modeli de farklılıklar gösteriyor. İnşaat bitince belediye A Bölümü uygun bir fiyatla diğer şirkete kiralayabiliyor. Belediyenin parası yoksa şirket A Bölümü’nde de sorumluluk alıp, harcadığı parayı imtiyazlı işletmecilik hakkıyla geri alabiliyor. Bilet fiyatları ucuz tutulduğu için belediye firmaya her yıl mali destek sözü veriyor.

Görüldüğü gibi Çin’de metroyu tamamen devletin yaptığını söylemek mümkün değil. Devlet desteksiz yapıldığı da söylenemez ama asıl önemli olan, ulaşım sorunun çözümünün, halk sağlığını, ekonomik hayatı etkileyen bir konu olduğu için desteklenmesi. Ucuz ve konforlu ulaşım Çin’de devlet politikası demek yanlış olmaz. Otobüs biletlerinin 35 kuruştan daha ucuz olduğunu hatırlatalım. İstanbul’da metro kadar pahalı bir yatırım olmamasına rağmen metrobüse 4 durak için 2,40 TL ödüyoruz. O da, iade makinelerinden paranızın üstünü almayı unutmazsanız. İki belediyecilik arasındaki fark asıl burada.

OTOMOBİLE VAR METROYA YOK
Topbaş’ın metro yapımında geride kalmasını “devlet desteği olmadan bu kadar” diyerek açıklaması da çok gerçekçi değil. Topbaş’ın tercihi metro olsaydı karayolu taşımacılığı yatırımları yerine mali imkanları raylı ulaşıma aktarabilirdi. İstanbul’daki Üçüncü Boğaz Köprüsü’ne (4,5 milyar TL) ve Avrasya Tüneli’ne (2,8 milyar TL) ayrılan kaynağı metro için kullanmayı isteyebilir, benzer finansman modellerini Çin’de olduğu gibi metro için de gündeme getirebilirdi. “Yap İşlet Devret” modeliyle otomobillere tünel açılıyorsa metroya neden açılmasın? Kentindeki yatırımları istediğin gibi yönlendiremeyeceksen başkanlık yapmanın ne anlamı var?