26 Mayıs 2010 Çarşamba

Yunanistan'daki kriz Pire Limanı yatırımına engel değil

Dünyanın 7. en büyük konteynır nakliyat firması Çinli Cosco, Yunanistan'da yaşanan krize rağmen Pire Limanı yatırımlarına devam edeceklerini söyledi. Konteynır taşımacılığının yanısıra "Cosco Pacific" adlı liman işletmecisi bir firmaya da sahip olan dev şirket, özelleştirilen Pire Limanı'nı bölgesel bir merkeze dönüştürmeyi amaçlıyor. Limanın işletmesini 2008 yılında 35 yıllığına alan Cosco, Yunanistan'a bu yatırımın karşılığında 3 milyar 400 milyon dolar ödemişti. Pire Limanı'na 2015 yılına kadar yeni bir iskele yapılması ve limanın Çin'den gelecek ürünlerin dağıtım merkezi olması planlanıyor.

Bu haber "Ekonomi'nin Çincesi" programında yayınlanmıştır.

25 Mayıs 2010 Salı

Hapisteki Çinli bilyonerler

Özgür Gürbüz-CRI Türkçe Servisi/25 Mayıs 2010

Huang Guangyu, rüşvet, yasadışı yollardan elde ettiği bilgileri ticari faaliyetlerinde kar amaçlı kullanmak ve yasadışı ticari anlaşmalar yapmak suçlarından geçtiğimiz hafta 14 yıl hapis cezası aldı. 14 yıl hapis cezasının yanında 600 milyon yuan tutarında para cezasına çarptırıldı ve 200 milyon yuan değerindeki mal varlığına da el kondu. Huang'ın eşi de 3,5 yıl hapis ve 200 milyon yuan para cezasına çarptırıldı. 2005 ve 2008 yılları boyunca Forbes dergisinin Çin versiyonu diyebileceğimiz "Hurun Report" tarafından Çin'in en zengin adamı olarak gösterilen ve serveti 6 milyar doları geçen Huang Guangyu'nun mal varlığı 14 yıl boyunca hücresindeki eşyalarından ibaret olacak.

Huang Guangyu, servetini Çin'in pazar değeri bakımından ikinci en büyük ev eşyası perakende zinciri Gome'yi kurarak yapmıştı. Daha sonra emlak sektörüne de el atan Huang'ın, 2006 ile 2008 yılları arasında beş hükümet yetkilisine 4 milyon 560 bin yuan tutarında emlak ve nakit para verdiği tespit edildi. Bunun yanısıra 822 milyon Hong Kong Doları'nı yasadışı ticarette kullandığı, hissedarı olduğu Beijing Centergate Techonologies'e ait 1 milyar yuandan fazla değere sahip hisselerini yine yasadışı yollardan alıp sattığı tespit edildi. 30 yıl önce bir sokak tezgahıyla başladığı ticaret hayatı tüm bu suçların ortaya çıkması sonucu 18 Mayıs 2010 tarihinde bir anlamda son buldu.
   
Huang ve kardeşi 1986 yılında ilk dükkanlarını kiralayıp elbise, daha sonra da yurtdışından getirdikleri elektrikli aletleri satmaya başladılar. 1987 yılının başında daha sonra 300'den fazla mağazası olacak Gome şirketini kurdular. 1991 yılında, pazarlama faaliyetlerinin çok nadir görüldüğü Beijing'de, bir akşam gazetesine reklam vermeye başladılar. İşler bu tarihten sonra daha da açıldı. 1997'ye kadar Gome'nin Genel Müdürü olarak çalışan Huang, 1997'den sonra Pengrun Yatırım Grubu'nun İcra Kurulu Başkanı oldu. 2004 ile 2008 yılları arasında Çin'in zenginler listesinde üç kez bir numaraya yerleşti. 2008'in sonunda ise yasadışı işlere karıştığının ortaya çıkmasıyla tutuklandı. Geçtiğimiz hafta sonuçlanan mahkeme sonucuyla 40 yaşındaki işadamının hızlı yükselişi daha hızlı bir düşüşle son buldu.

Huang Guangyu, Çin'de hapsi boylayan ilk işadamı değil. Son 10 yılda serveti milyar dolarla ölçülen yaklaşık 30 Çinli işadamı da Huang'la aynı kaderi paylaştı. Hurun Report'un 2009 sonunda yayımladığı listeye göre, Çin'in en zengin 1330 işadamından 19 tanesi benzer hapis cezaları almış durumda. 10 işadamı hakkında da kendilerini hapse gönderecek ciddi suçlamalar nedeniyle soruşturma açılmış.

Rupert Hoogewerf veya Çin'de bilinen adıyla Hu Run, Çin'in ekonomik kalkınma sürecinin bir parça da olsa bu problemlerle ilgili olduğunu düşünüyor. Çin'in zenginler listesini yaratan ve hazırlayan, Durham Üniversitesi'nin Çince ve Japonca bölümünden mezun Lüxemburg doğumlu Hu Run, 80'lerde ve 90'ların başında özel şirketlerin bankalarda hesap sahibi olmasına izin verilmediğini, bu nedenle kaynak bulmada zorlanan birçok işletmenin vergi kaçakçılığına ve rüşvete yöneldiğini söylüyor. Hayatını zenginleri takip etmekle geçiren yayıncı, Çin gibi hızlı bir ekonomik büyüme gösteren ülkelerde, zenginler listesindeki iş adamlarının yüzde 1,4'ünün bu tip suçlar işlemesinin 'normal' olduğunun da altını çiziyor. Evet, belki de normal olmayan bu suçların gizlenmesi veya ortaya çıkarılmaması olurdu. Çin, belki de Huang Guangyu örneğinde olduğu gibi, servetine bakmaksızın suçluları adalate teslim ederek haksız kazanç peşinde koşanlara da ciddi bir uyarı da bulunuyor.

20 Mayıs 2010 Perşembe

Enflasyon Nisan ayında arttı

Özgür Gürbüz-CRI Türkçe Servisi / 18 Mayıs 2010

Çin Ulusal İstatistik Bürosu'nun verilerine göre Nisan ayında enflasyon bir önceki yıla göre yüzde 2,8 oranında arttı. Enflasyon artışının 2,6 ile 3 puan arasında gerçekleşeceğini söyleyen tahminleri haklı çıkaran bu artış Çin hükümetinin yıllık enflasyonu yüzde 3'ün altında tutma hedefini zorlayacağa benziyor.

Enflasyonun yüzde 2,8'e ulaşması tasarruflar için uygulanan yüzde 2,25'lik faiz oranını da geride bıraktı. Bu da faizlerin yükseltilmesiyle ilgili bir beklenti yarattı. Analistler, Nisan ayındaki yükselişin daha çok yiyecek, özelikle de sebze fiyatlarındaki artıştan kaynaklandığını söylüyor. Çin'de enflasyon hesaplamalarında dikkate alınan kalemler arasında gıda fiyatlarının rolü büyük. Enflasyon değerinin belirlenmesinde üçte birlik bir paya sahipler. Nisan ayında gıda fiyatlarındaki artışın yüzde 5,9 olması bu nedenle de yıllık enflasyon rakamını etkilemişe benziyor. Pazarda 1 kilogram sarımsağın kilosu 12,2 yuana, yaklaşık 2,5 Türk Lirası'na kadar çıktı. Enflasyon artışının gıda fiyatları kaynaklı olması nedeniyle etkisi, kırsal alanda kentlere göre daha fazla hissedildi.

19 Mayıs 2010 Çarşamba

Çin'de elektrik tüketimi arttı

Özgür Gürbüz-CRI Türkçe Servisi / 19 Mayıs 2010

Çin'in Nisan ayındaki elektrik tüketimi bir önceki yıla göre yüzde 23,1 oranında artarak 339 milyar kilovatsaate ulaştı. Elektriğin 254 milyar kilovatsaati sanayide kullanıldı. Bu rakamın neredeyse tamamı da ağır sanayiye ait. Elektrik üretimi de yüzde 21,4 oranında arttı ve Nisan ayındaki toplam üretim 331 milyar kilovatsaate ulaştı.

Öte yandan Ulusal Enerji İdaresi, Ulusal Kalkınma ve Reform Komisyonu ile Devlet Elektrik Düzenleme Kurulu ortak bir bildiri yayımlayarak, Çin'deki enerji yoğun sanayi dallarında faaliyet gösteren işletmelerin, ayrıcalıklı elektrik fiyatlarından yararlanmalarını sağlayan koşulların kademeli olarak kaldırılmaya başlanacağını açıkladı. Alüminyum, demir, karbür, sodyum hidroksit, çimento, çelik,fosfor ve çelik üretimindeki sekiz sektöre uygulanan farklı elektrik tarifesi politikasının devam edeceği belirtilen bildiride, bu sektörlerdeki işletmelere satılan elektriğe kilovatsaat başına konan 0,05 yuan ek ücretin Haziran 2010'dan itibaren 0,1 yuana çıkarılacağı belirtildi. Hükümetin belirlediği sınırların üstünde enerji tüketimi yapan işletmelere daha da yüksek fiyat tarifelerinin uygulanmasının istendiği açıklamada, yerel hükümetlere de daha etkin olmaları yönünde çağrıda bulunuldu.

18 Mayıs 2010 Salı

Çin'de üniversite mezunlarına kolaylık

Özgür Gürbüz-CRI Türkçe Servisi / 18 Mayıs 2010

Çin'de üniversite ve yüksekokul mezunlarına iş kurmada kolaylık sağlanacak. Yeni düzenlemelerle, bu yıl ülkedeki üniversite ve kolejlerden mezun olacak 6 milyon 300 bin öğrenciye, kendi işlerini kurmaları halinde maddi kolaylıklar sağlanacak. Serbest meslek sahibi olarak hayata atılmaya karar veren yeni mezunlar, ilk üç yıl boyunca ödemeleri gereken kayıt ve diğer işlemlerin ücretlerinden muaf tutulacak. Mezun olduktan sonra kendi şirketini kuran öğrencilere ise işletmenin kayıtlı sermayesini taksitle ödeme şansı tanınacak. Öğrenciler ayrıca, mikro kredilere başvurabilecek ve düşük faizle borç alabilecek.

Çin'de "sıcak para" tartışması

Özgür Gürbüz-CRI Türkçe Servisi / 18 Mayıs 2010

Çin baskı altında ama bu baskı sermaye baskısı. Çin'de doğrudan yabancı sermaye yatırımları yılın ilk çeyreğinde bir önceki yıla göre yüzde 11,3 oranında arttı. Çin, ekonomik krizin etkisinin geçmeye başlamasıyla yeni bir sermaye akışıyla karşı karşıya. Küresel krizle azalan dış kaynaklı yatırımlar, Ağustos 2009 itibariyle yeniden artmaya başladı. Son aylardaki artışla tarihi bir eşik daha aşıldı. Yabancı yatırımcılara kapıların açıldığı 1978 yılından bu yana yapılan yabancı yatırımlarının toplam değeri 1 trilyon doları geçti.

Doğrudan yabancı sermaye yatırımı miktarında Ağustos 2009'dan başlayarak devam eden bu artış eğilimi, ülke içinde yeni tartışmaları da gündeme getirdi. Acaba, Çin'e yönelik bir "sıcak para" akışından mı bahsediyorduk? Ekonomide "sıcak para" tanımlaması, yüksek faiz oranları veya siyasi istikrar nedeniyle ülkeye başka ülkelerden gelen para için kullanılıyor. "Sıcak para"nın istihdam yaratan yatırıma dönüşüp dönüşmediğinden şüphe ediliyor. Çin'e gelen yurtdışı kaynaklı sermayenin arttığı kesin ancak bu paranın sıcak para olup olmadığı ise tartışma konusu.

Çin Sosyal Bilimler Akademisi'nden kıdemli bir ekonomist, gazetelere verdiği bir demeçte, bu kuşkuların yersiz olduğunu, gelen paranın çoğunun yerli işletmelerin dövize olan talebinden kaynaklandığını söylüyor. Çin Döviz İdaresi'nin geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklaması da bu yönde. "Net sermaye akışı kaynaklı baskı büyüyor ancak bunun kesinlikle sıcak para olduğunu söyleyemeyiz" diyorlar. Çin'in sermaye hesaplarında fazla vermesinin nedeni ise Çin'in yurtdışındaki yatırımları azalırken, yurtdışından Çin'e gelen sermaye yatırımlarının artması olarak açıklanıyor. Ticari bankaların daha önce yurtdışına gönderdiği sermayenin geri çağrılması da bir başka etken. Bankaların bu hareketinin nedeni nedir diye sorarsak, Çin ve ABD arasındaki faiz oranlarının farklı olmasını birinci yanıtımız olarak bir köşeye yazabiliriz. ABD Merkez Bankası faiz oranlarını sıfır civarında tutarken, Çin'de yıllık tasarruf mevduatları için alt sınır yüzde 2,25. Sermaye piyasalarının, artan baskıların da bir sonucu olarak Çin'in parası Remenbi'nin değerleneceği görüşünde olması da ikinci bir neden. Şu aralar 1 dolar piyasalarda 6,82 yuandan, 1 avro ise 8,55 yuandan işlem görüyor. ABD, özellikle son aylarda yuanın değerinin düşük tutulduğu için Çin hükümetini eleştiriyordu. Tüm bunlara karşın konuyla ilgili uzmanlar, uluslararası spekülatörlerin sermaye akışında paylarının olması ihtimalini de gizlemiyor ancak bu rakamların oldukça az ve Merkez Bankası'nın artan baskıyı azaltmak için manevra alanının geniş olduğunun altını çiziyor.

Tüm bu tartışmalar devam etse de, yetkililerin yaptığı açıklamalar Çin'in yabancı yatırımlarla ilgili yakın zamanda bir politika değişikliğine gitmeyeceğinin altını çiziyor. Ticaret Bakan Yardımcısı Ma Xiuhung, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada politika değişikliği olmayacağını vurgulamıştı. Kabaca söylersek Çin'in kapıları yabancı yatırımcılara açık kalmaya devam edecek. Belki de bu garanti, yılın ilk çeyreğinde 23 milyar doları geçen doğrudan yabancı sermaye yatırımını daha da arttıracak.

Yetkililer, yabancı sermayenin ülkeye gelmesi için güvence verirken aynı zamanda bazı düzenlemelerle ülkenin ihtiyaçlarına göre para ve teknoloji akışını yönlendirmeyi de ihmal etmiyorlar. Yaklaşık bir ay önce açıklanan yeni düzenlemeler, çevreye zarar verecek yabancı yatırımlara kapıları kapatıyor örneğin. Yüksek teknonoji kullanılan endüstrilere, hizmet sektörüne, enerji tasarrufu yapan ve çevre koruma amaçlı projelere sıcak bakan Çin, enerjiyi verimsiz kullanan ve çevre kirliliğine neden olan projelere ise temkinli yaklaşıyor.

Çin'de doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının artması, bununla birlikte sermaye akışının da hızlanmasına rağmen, dünya genelindeki artış eğiliminin daha sınırlı bir büyüme göstereceği tahmin ediliyor. Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı'nın raporuna göre 2009 yılının son üç çeyreğinde doğrudan yabancı sermaye akışı durağan bir seyir gösterirken, 2010'un ilk çeyreğinde kıpırdanma belirtileri görülmüş. Buradaki artışın kaynağı da daha çok sınır ötesi şirket birleşmelerinden kaynaklanan para akışı. Raporda, doğrudan yabancı sermaye rakamlarının, gayri safi hasıladaki artışı, yarım yıl arayla izlediğine dikkat çekiliyor. Bu da şu anlama geliyor, 2009 ortasında artmaya başlayan gayri safi milli hasılaların, doğrudan yabancı yatırımlarına yansıması 2010'un ilk çeyreğinde ortaya çıkıyor ki, açıklanan artış da bu teoriyi doğruluyor. Kalan üç çeyrekde de bu artışın düşük bir oranda da olsa seyretmesi bekleniyor. İlk çeyrekteki rakamlar gösteriyor ki Çin, doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının artmasıyla birlikte en çok konuşulacak ülkelerden biri olacak.

11 Mayıs 2010 Salı

Çin ekonomisinde geçen hafta (4-10 Mayıs 2010)

Özgür Gürbüz-CRI Türkçe Servisi / 4-10 Mayıs 2010

Çin'in yabancı sermaye politikası değişmeyecek
Çin Ticaret Bakan Yardımcısı Ma Xiuhong, Çin'in, yabancı sermayeyi etkin ve etkili bir biçimde değerlendirme politikasının değişmeyeceğini söyledi. Bakan Yardımcısı Ma Xiuhong, yabancı yatırımlara elverişli bir ortam oluşturmak için çabalarını sürdüreceklerini belirterek, Çin'de ekonomik büyüme modelini değiştirme çalışmaları ile moderleşme ve şehirleşme süreçlerinin hız kazanmasının bütün işletmelere yeni olanaklar sağlayacağına işaret etti. Ma, yabancı sermayeli işletmelerden bilimsel ve teknolojik yenilikler yaratılması, sektörlerin yeniden yapılandırılması ve bölgeler arası gelişmede uyumun sağlanması gibi konularda daha etkin bir rol oynamalarını beklediklerini de sözlerine ekledi.

Beijing'de iklim değişikliği tartışıldı
Çin Başbakanı Wen Jiabao, iklim değişikliğiyle mücadele alanında uluslararası işbirliğini hızlandırmak için bütün ülkelerle birlikte katkı yapmaya hazır olduklarını söyledi. Wen Jiabao Beijing'de düzenlenen "Yeşil Ekonomi ve Uluslararası İklim Değişikliğiyle Mücadelede İşbirliği Toplantısı"na katılan yabancı temsilcileri kabulünde yaptığı konuşmada, "Ortak, ama farklılaştırılmış sorumluluk" ilkesi doğrultusunda, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin yükümlülüklerine açıklık getirilmesini istedi. Çin Başbakanı, gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelere teknoloji transferi yapmaları ve özellikle az gelişmiş ülkeler ile ada ülkelerine yapılan yardımları arttırmaları çağrısında da bulundu.

Çin, ABD Hazine bonosu satmaya devam ediyor
Çin, Şubat ayında 11 milyar 500 milyonluk ABD Hazine Bonosu daha sattı. Bu satışla Çin'in elindeki ABD bonolarının değeri 877 milyar 500 milyon dolara geriledi ancak ABD Maliye Bakanlığı verilerine göre dünyada en çok ABD bonosu bulunduran ülke olmaya da devam etti. Şubat ayındaki satışlar ilk değil. Çin son dört aydır ABD Hazine Bonosu satmaya devam ediyor. Son dört aydaki satışların toplam değeri 60 milyar doları geçiyor. Uzmanlar, bu satışların yuanın değer kazanma olasılığına karşı bazı finans kuruluşlarının ellerindeki bonoları nakite çevirmeye çalışmasından kaynaklandığını söylüyor. Çin, elindeki ABD bonolarını azaltırken, Çin'den sonra en çok ABD bonosuna sahip olan iki ülke, Japonya ve İngiltere ise alışa geçti. Son verilere göre Japonya'nın elinde 768 milyar 500 milyon, İngiltere'nin elinde ise 231 milyar 700 milyon değerinde hazine bonosu bulunuyor.

Çin'de iPad çok populer
Apple iPad'in satışına Çin'de resmi olarak başlamasa da Çinli tüketicilerin iPad ve onun benzeri yerli üretim "Shanzhai iPad"lere olan ilgisi giderek artıyor. Apple firmasının iPad'in Çin'de satışını geciktirmesiyle birlikte, Çin'in büyük kentlerinde, Amerika'dan getirilen iPad'ler satılmaya başlandı. Aynı iphone'da olduğu gibi, bazıları taklit, bazıları ise orijinal. iPad'de de aynı durum gözleniyor. Orijinal iPad'ler 499 ile 699 dolar arasında satılırken, aynı özelliklere sahip "Shanzhai iPad" adı verilen iPad'in çok benzeri makineler 2 bin 800 yuan, yaklaşık 400 dolardan alıcı buluyor. Kısacası, Apple'in Çin pazarına iPad'i ne zaman sunacağına karar veremesi hem çeşitli yollardan orjinalleri Çin'e getirenlere hem de taklitlerine yarıyor. iPhone'dan sonra iPad tutkusu Çin'de de yayılıyor. Çin'de 400 milyon kişi internet başında

Çin'de internet kullanıcı sayısı 404 milyon ulaştı.
233 milyon kişi de cep telefonu üzerindn internete bağlanıyor. Çin Devlet Konseyi Basın Ofisi Başkanı Wang Chen, internetin gelişmesi ve yaygınlaşması bakımından gelişmekte olan ülkeler içinde Çin'in ilk sıralarda yer aldığını, internet hizmetinin kırsal bölgelerin yüzde 99,1'ini, geniş bant ADSL hizmetinin kırsal bölgelerin yüzde 95'ini, 3G internet hizmetinin de bütün ülkeyi kapsadığını belirtti. Wang Chen, 2009 yılında internet üzerinden gerçekleştirilen ticaret hacminin 4 trilyon yuanı aştığını ve internet hizmetinin ekonominin gelişmesinde lokomotif rolü oynadığını söyledi. Rakamlarla Çin ekonomisi 2010 Shanghai Dünya Fuarı'nı ilk hafta 1 milyondan fazla kişi ziyaret eti. 2010'un ilk çeyreğinde Çin'deki doğrudan yabancı yatırımı, 2009 yılının ilk çeyreğine göre yüzde 7,7 oranında arttı. Çin'de perakende satışlar yılın ilk iki ayında geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 17,9 oranında artarak 366 milyar 900 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Shanghai EXPO'yu gezmek için 8 neden

Özgür Gürbüz-CRI Türkçe Servisi / 11 Mayıs 2010

10 gün önce Shanghai'da açılan Dünya Fuarı'nı merak edenlerin, merakını daha da arttıracak bir dosya konumuz var. China Daily gazetesi Shanghai Dünya Fuarı'nı gezmeniz için 10 farklı nedenden oluşan bir liste hazırladı. Bu listeden esinlenerek hazırladığımız 8 nedeni sizlerle paylaşıyoruz. İlk nedenimiz belki de en ulvi olanı, dünyayı kurtarmak!

1.Dünya hepimizin bildiği gibi ciddi çevre sorunlarıyla karşı karşıya. İnsanlar sanki yarını görmeyecekmiş gibi yaşıyor ve tüketiyor. Dünya genelinde kentleşme oranı yüzde 50'yi geçti, yani dünya nüfusunun yarısından fazlası artık kentlerde yaşıyor. Bu yılın sonunda Çin'de de 1 milyar 300 milyonu geçen nüfusun yarısından fazlasının kentlerde yerleşmiş olması bekleniyor. Tüm bunlar doğal çevre üzerindeki baskıyı arttırıyor. Shanghai EXPO'ya gelenler, doğanın karşılaştığı baskıyı azaltmak için kullanılan yeşil teknolojilerle tanışıyor. Avustralya Pavyonu'nda yağmur suyunun nasıl depolandığını, Roterdam Pavyonu'nda yapay bulutları görebiliyor.

2.EXPO'ya gelmek için ikinci bir nedeniniz ise yeni teknolojilerle tanışmak olabilir. Sanal gerçeklik, internet dünyasının mucizeleri, ekoloji alanında büyük gelişmelere neden olan teknolojik gelişmeler gibi onlarca akıllara durgunluk veren icat ve buluşların bir çoğu Shanghai'da sizi bekliyor.

3.Mimariyle ilgilenmek de başlı başına EXPO ziyareti için bir neden olabilir. Fuar alanı içerisinde 42 adet katılımcı ülke ve kuruluş tarafından inşa edilmiş, 42 adet kiralanmış ve 11 adet de birden çok ülke veya kuruluşun ortak kullandığı pavyonlar var. Bu pavyonların herbiri farklı mimari özelliklere sahip. Hurma ağaçlarıyla süslenmiş Suudi Arabistan Pavyonu, dünyanın en eski yerlesim yerlerinden biri olan Catalhoyuk'ten esinlenerek hazırlanmış Türkiye Pavyonu gibi. Rusya Pavyonu'nda, Shanghai EXPO'nun "Daha iyi kent, daha iyi yaşam" hedefine de uyan, çocukların hayal ettiği bir cennet kent yaratılmaya çalışılmış. 12 farklı kule ve onların birleşiminden oluşan bina mimariye ilgisi olanların ziyaretine uğruyor. Çin, İngiltere, Fransa, İspanya gibi daha birçok pavyon, içerideki sergi ve etkinlikler kadar mimarisiyle de izleyicilerin ilgisini çekiyor.

4.Aynı Beijing Olimpiyatları gibi, modern Çin'in tarihindeki dönüm noktalarından biri olan Shanghai EXPO'ya gelmeniz sadece tarihe tanıklık etme isteğinizden de kaynaklanabilir.

5.Eğlenceye ve sinemaya meraklıysanız 77 milyon dolara mal olan Avustralya Pavyonu'ndaki ses ve görsel efektleri izlemek için de fuara gelebilirsiniz. Avatar filmini değil ama Avustralya'yı daha önce hiç görmediğiniz bir formatta izlemek ve geleceğin sinema teknolojisiyle tanışmak isteyenler için kaçırılmaz bir fırsat.

6.Aklınıza geldi mi bilmiyoruz ama içinde bulunduğumuz yüzyılın en ilginç kentlerinden biri Shanghai'yı görmek için de EXPO'yu bahane edebilirsiniz.

7.Kentlerle kavgalı olanlar, daha iyi bir kentte yaşamak isteyenler, 55 kentin daha iyi bir kent yaratmak amacıyla sunduğu çözümlerle tanışmak için 2010 Dünya Fuarı'na gelebilirler.

8.Shanghai EXPO'yu gezmek için onlarca neden sayılabilir ancak programımızın süresi gereği biz nedenlerimizi 8 taneyle sıraladık. En keyiflisini de en sona bıraktık. Dünyayı gezmek isteyenler ve bunun için bir ömrün yetmeyeceğini düşünenler için EXPO inanılmaz bir fırsat sunuyor. Dünyadaki onlarca ülkenin kültür, sanayi ve teknoloji alanındaki gelişmelerini aynı anda görecek, tüm gün boyunca süren konser, dans gösterileri gibi farklı dil ve renkteki etkinlikleri bir arada izleyebileceğiniz başka bir organizasyon bulmak zor olabilir. Bu nedenle Shanghai EXPO, sadece dünyayı görmek isteyenlere bile tek başına ciddi bir fırsat sunuyor.

4 Mayıs 2010 Salı

Çin ekonomisinde geçen hafta (27 Nisan-3 Mayıs 2010)

Özgür Gürbüz-CRI Türkçe Servisi / 5 Mayıs 2010

Shanghai EXPO açıldı

30 Nisan Cuma gecesi gerçekleşen görkemli açılış töreninden sonra Shanghai EXPO, 1 Mayıs sabahı da kapılarını ziyaretçilere açtı. Açılışı, Çin Cumhurbaşkanı Hu Jintao tarafından yapılan fuara, birçok ülkeden dünya liderleri ve politikacılar katıldı. Unutulmaz bir Shanghai Expo sözü veren Hu Jintao, Dünya Fuarı'nın Çin ile dünya arasında bir köprü görevi göreceğini söyledi. Çin Başbakan Yardımcısı ve Shanghai EXPO Organizasyon Komitesi Başkanı Wang Qishan da, açılış töreninde fuara katılan ülke ve uluslararası örgütlerle, Çinli ve yabancı işletmelere teşekkür etti.

189 ülke ve birçok uluslararası kuruluşun katıldığı 2010 Dünya Fuarı'nın toplam maliyetinin tam 58 milyar doları bulacağı belirtiliyor. Bu rakama, Shanghai kentinin altyapısını güçlendirmek için harcanan 45 milyar dolar da dahil. Kente yeni bir metro hattı eklendi. Hazırlıklarına sekiz yıl önce başlanan EXPO alanının inşasının tek başına 4 milyar 200 milyon dolara mal olduğu belirtiliyor. Beijing'de düzenlenen olimpiyatlarda harcanan paranın iki katı kadar bir paradan bahsediyoruz. 30 Nisan gecesi yapılan açılış törenin maliyetininse, 2008 olimpiyatlarının 100 milyon dolarlık bütçesinden daha az olduğu açıklandı. Fuara katılan ülkeler de ziyaretçileri pavyonlarına çekebilmek için ciddi paralar harcıyor. Suudi Arabistan'dan getirilen palmiye ağaçlarıyla süslenen Suudi Arabistan Pavyonu, 146 milyon dolarlık maliyetiyle fuar alanın en pahalı ülke pavyonu ünvanını da kazanmış görünüyor.

Peki, tüm bunlara değiyor mu? Ziyaretçilerin ilk günlerdeki yoğun ilgisi bu soruyu yanıtlamanıza yardımcı olabilir. İlk gün fuarı gezen ziyaretçi sayısının 204 bin olduğu belirtiliyor. İkinci ve üçüncü gün ziyaretçi sayısı biraz azalsa da yine 200 bine yakın rakamlardan bahsediyoruz. Yoğun ilgi yüzünden EXPO alanındaki pavyonların önlerinde uzun kuyruklar oluştu. Beş kilometrekareden fazla bir alanı kaplayan fuar alanı, 184 gün boyunca açık kalacak ve tahminen 70 milyon kişiyi ağırlayacak.

Coca Cola Çin’de 3 yeni fabrika daha kuruyor

Coca Cola’nın İcra Kurulu Başkanı Muhtar Kent, Çin’deki büyüme stratejilerin daha küçük firmaları alarak değil, doğal yollardan pazar payını arttırarak gerçekleşeceğini söyledi. Dünyanın en büyük alkolsüz içecek firması olan Coca Cola, Çin’in Guandong eyaletinde, İç Moğolistan Özerk Bölgesi’nde ve Henan eyaletinde üç yeni fabrika kurmaya hazırlanıyor. Muhtar Kent, fabrikalar için harcanak miktarı açıklamıyor ancak bunun önümüzdeki üç yıl içinde Çin’e 2 milyar dolarlık yatırım yapma planlarının içinde bir kalem olduğunu söylemekle yetiniyor. Coca Cola, 1979 yılında döndüğü Çin’in ana kısmına şu ana kadar 1 milyar 600 milyon dolar yatırdı. Yeni 2 milyar dolarlık yatırım, açılacak olan şişeleme fabrikalarını, dağıtım kanalları oluşturmayı ve pazarlama gibi faaliyetleri de kapsıyor. Firma geçtiğimiz yıl da biri Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi’nde, diğer ikisi Hubei ve Jiangxi eyaletlerinde olmak üzere üç fabrika daha açmıştı. 2009 Mart ayında da, 90 milyon dolar değerindeki küresel inovasyon ve teknoloji merkezinin Shanghai’da açılışı yapıldı.

Coca Cola’nın CEO’su Muhtar Kent, Çin’in firmanın faaliyet gösterdiği en büyük üçüncü pazar olduğunu, yakın zamanda ilk sıraya çıkacağını ve önümüzdeki 10 yılda şirketin aktif olduğu en hızlı pazarın Çin olacağını söylüyor. Rakipleri Pepsi de öyle düşünüyor olmalı ki, onlar da benzer bir taktikle pazar paylarını artırmaya çalışıyorlar. Üç yıllık süreç içinde Çin’e 1 milyar dolarlık yatırım yapacak olan Pepsi, 2008 yılında yapılan bir araştırmaya göre ülkedeki alkolsüz içecek pazarının yüzde 33’ünü kontrol ediyor. Coca Cola’nın pazar payı ise yüzde 52,5.

İşsizlik oranı yüzde 4,2’ye geriledi

Çin'in İnsan Kaynakları ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nca açıklanan verilere göre, 2010 yılının ilk çeyreğinde, Çin'deki 100 kentte yeni iş olanakları yaratıldı. İşverenler, kamuya ait iş bulma kurumu vasıtasıyla yeni 5 milyon 520 bin pozisyon için eleman aradılar. İş arayanların sayısı ise bu rakamın altında, 5 milyon 300 bin de kaldı. Yeni 5 milyon 520 bin işin üçte biri imalat sektöründe yer alıyor. 100 kentteki bu olumlu gelişme istihdam verilerine de yansıdı. Kentlerdeki işsizlik oranı yüzde 4,2'ye geriledi.

Rakamlarla Çin Ekonomisi

  • Google'ın ülkeden kısmen çekilmesiyle, Çinli arama motoru Baidu, pazar payını yüzde 64'e çıkardı. Google'ın pazar payı ise yüzde 30'a geriledi.
  • Çin'in Dünya Bankası'ndaki oy hakkı yüzde 2,77'den, yüzde 4,42'ye yükseltildi.
  • Çin'deki hafif kara taşıtları pazarında Çin malı araçların payı yüzde 56'ya yükseldi. İkinci sırada yüzde 17 ile Japon malı araçlar var.

2010 Beijing Uluslararası Otomobil Fuarı

Özgür Gürbüz-CRI Türkçe Servisi /5 Mayıs 2010

Geçtiğimiz hafta başkent Beijing, otomotiv sektörünün önemli gövde gösterilerinden birine ev sahipliği yaptı. 2010 Beijing Uluslararası Otomobil Fuarı, 16 ülkeden 2 bin 100 firmanın katılımıyla gerçekleşti. 89 adedi ilk kez olmak üzere 990 yeni otomobil dünyaya tanıtıldı. Sadece otomobiller değil, yedek parçalar ve otomobil aksesuarları da 200 bin metrekarelik fuar alanında sergilendi.

“Daha yeşil bir gelecek” başlıklı otomobil fuarına çevreci araçlar damgasını vurdu desek yeridir. Çevreci araç üretebilme kapasitesini, otomotiv piyasası gelecekte her firmanın ulaşmak istediği bir hedef olarak görüyor. Çin içinde de bu konuda ciddi bir rekabet var. Uzmanlar, General Motors ortaklı SAIC gibi firmaları bu yarışta avantajlı görürken, daha önceki programlarımızda tanıttığımız BYD gibi, özellikle elektrikli ve melez otomobillere yatırım yapan firmaların da şansı olduğu görüşünde. BYD Çin pazarı dışında yurt dışı pazarlara da açılma niyetinde.

Beijing otomobil fuarında tanıtılan SAIC'in E1 modeli, fuardaki onlarca elektrikli otomobilden sadece bir tanesiydi. SAIC'in çevreci araçlara yaptığı 879 milyon dolarlık yatırımın bir sonucu da denebilr. Roewe 750 melez otomobil ise bu yılın sonunda SAIC fabrikalarında seri üretime dahil olacak. Roewe 750'yi, Roewe 550 ve 2012'ye yetiştirilmesi düşünülen E1 izleyecek.

Devlet destekli Beijing Otomotiv Endüstrisi Holding tarafından üretilen bir başka elektrikli otomobil olan BE701 için de seri üretim planları yapılıyor. 2 milyar 280 milyon yuan değerindeki fabrika Beijing yakınlarında inşa ediliyor. İnşaat tamamlandığında yılda 50 bin elektrikli otomobil, 100 bin de melez yani hibrid otomobil üretmek mümkün olacak.

J.D. Power'dan deneyimli analist Mervin Guo, yabancı firmalarla Çinli firmalar arasında hala teknoloji açısından bir farkın söz konusu olduğunu, ancak Çinli firmaların bu açığı kapatabileceklerini söylüyor.

Elektrikli otomobillerden, melez araçlardan bahsettiğimizde aslında bilim kurgu filmlerinde gördüğünüz, yıllar sonra, bir ihtimal caddeleri dolduracak araçlardan bahsetmiyoruz. Birkaç yıl içerisinde, aynı enerji tasarruflu araçlar ve çevreci motorlarda olduğu gibi, bu çevreci taşıtlar da günlük hayatımızın bir parçası olacak. BYD'nin elektrikli taksilerinin Hong Kong'a komşu Shenzen'de kullanılmaya başlaması da buna bir kanıtı sayılabilir. Yapılan tahminler, 2020 yılında melez ve elektrikli araçların Çin'deki pazar payının yüzde 15 olacağına işaret ediyor. Dünyada ise melez araçların payının yüzde 7, sadece elektrikle çalışan araçların payınınsa yüzde 12'ye ulaşması bekleniyor.

Elektrikli araç üretimiyle ilgili Çinli firmaların atakları bunlarla sınırlı değil. Türkiye'de de faaliyet gösteren Çin'in en büyük bağımsız otomobil üretecisi Chery, Amerikalı elektrikli araç aksamı üreticisi Better Place ile bir anlaşma imzaladı. Anlaşmanın temelinde, iki firmanın elektrikli araç prototipleri üzerinde çalışması ve elektrikli araçlar için bir “şarj istasyonları ağı” kurulması yatıyor. Chery'inin bir başka anlaşmayı da, Arjantinli ünlü fotbolcu Lionel Messi'yla imzaladığını da anımsatalım. Messi, Chery otomobillerinin uluslararası tanıtım elçisi olacak.

Çevre temasının damgasını vurduğu Beijing Otomobil Fuarı'na bu yıl ilginin daha da artması aslında Çin'in geçtiğimiz yıl ABD'ni geçerek dünyanın en büyük otomobil pazarı olmasında yatıyor. Otomobil satışlarındaki artış, bu eğilimin devam edeceğine işaret ediyor. 2009 yılında araç satışları, bir önceki yıla göre yüzde 50 artıp 13 milyon 700 bine ulaşmıştı. 2010'un ilk 3 ayında ise satışlar 2009'un ilk üç ayına göre yüzde 76 arttı. Buna karşın, Çinli otomobil üreticilerin dış pazarlarda, özellikle de Kuzey Amerika pazarında söz sahibi olabilmeleri için teknoloji alanında ciddi yatırımlar yapmaları gerekiyor. Geely'inin CK modelinin Mercedes C-Class'a benzemesi, veya BYD'nin F3 modelinin Toyota Corolla'yı andırması sektörü yakından takip edenlerce sıkça dillendiriliyor. Bu yüzden de Geely'nin Volvo'yu satın alarak yaptığı hamle sadece Avrupa pazarına girmek için değil, teknoloji transferi açısından da önem taşıyor.

Fuarın bir başka dikkat çeken yanıysa sergilenen lüks modeller oldu. Citroen Revolte, Mercedes Benz'in melez otomobili S-400, Bugatti Veyron Grand Sport ve yine Mercedes Benz SLS AMG modelleri Çin'de gazete sayfalarını süsledi. Fuar boyunca 150 milyon yuan değerinde 40 lüks araın satıldığı bildiriliyor. 38 milyon yuan fiyat biçilen Bugatti Veyron da bunlardan biriydi ve fuarın ik günü alıcı buldu. Dünyada 300 adet bulunan bu aracın Avrupa'daki satış fiyatı 2 milyon 650 bin avro.