Özgür Gürbüz-CRI Türkçe Servisi / 18 Mayıs 2010
Çin baskı altında ama bu baskı sermaye baskısı. Çin'de doğrudan yabancı sermaye yatırımları yılın ilk çeyreğinde bir önceki yıla göre yüzde 11,3 oranında arttı. Çin, ekonomik krizin etkisinin geçmeye başlamasıyla yeni bir sermaye akışıyla karşı karşıya. Küresel krizle azalan dış kaynaklı yatırımlar, Ağustos 2009 itibariyle yeniden artmaya başladı. Son aylardaki artışla tarihi bir eşik daha aşıldı. Yabancı yatırımcılara kapıların açıldığı 1978 yılından bu yana yapılan yabancı yatırımlarının toplam değeri 1 trilyon doları geçti.
Doğrudan yabancı sermaye yatırımı miktarında Ağustos 2009'dan başlayarak devam eden bu artış eğilimi, ülke içinde yeni tartışmaları da gündeme getirdi. Acaba, Çin'e yönelik bir "sıcak para" akışından mı bahsediyorduk? Ekonomide "sıcak para" tanımlaması, yüksek faiz oranları veya siyasi istikrar nedeniyle ülkeye başka ülkelerden gelen para için kullanılıyor. "Sıcak para"nın istihdam yaratan yatırıma dönüşüp dönüşmediğinden şüphe ediliyor. Çin'e gelen yurtdışı kaynaklı sermayenin arttığı kesin ancak bu paranın sıcak para olup olmadığı ise tartışma konusu.
Çin Sosyal Bilimler Akademisi'nden kıdemli bir ekonomist, gazetelere verdiği bir demeçte, bu kuşkuların yersiz olduğunu, gelen paranın çoğunun yerli işletmelerin dövize olan talebinden kaynaklandığını söylüyor. Çin Döviz İdaresi'nin geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklaması da bu yönde. "Net sermaye akışı kaynaklı baskı büyüyor ancak bunun kesinlikle sıcak para olduğunu söyleyemeyiz" diyorlar. Çin'in sermaye hesaplarında fazla vermesinin nedeni ise Çin'in yurtdışındaki yatırımları azalırken, yurtdışından Çin'e gelen sermaye yatırımlarının artması olarak açıklanıyor. Ticari bankaların daha önce yurtdışına gönderdiği sermayenin geri çağrılması da bir başka etken. Bankaların bu hareketinin nedeni nedir diye sorarsak, Çin ve ABD arasındaki faiz oranlarının farklı olmasını birinci yanıtımız olarak bir köşeye yazabiliriz. ABD Merkez Bankası faiz oranlarını sıfır civarında tutarken, Çin'de yıllık tasarruf mevduatları için alt sınır yüzde 2,25. Sermaye piyasalarının, artan baskıların da bir sonucu olarak Çin'in parası Remenbi'nin değerleneceği görüşünde olması da ikinci bir neden. Şu aralar 1 dolar piyasalarda 6,82 yuandan, 1 avro ise 8,55 yuandan işlem görüyor. ABD, özellikle son aylarda yuanın değerinin düşük tutulduğu için Çin hükümetini eleştiriyordu. Tüm bunlara karşın konuyla ilgili uzmanlar, uluslararası spekülatörlerin sermaye akışında paylarının olması ihtimalini de gizlemiyor ancak bu rakamların oldukça az ve Merkez Bankası'nın artan baskıyı azaltmak için manevra alanının geniş olduğunun altını çiziyor.
Tüm bu tartışmalar devam etse de, yetkililerin yaptığı açıklamalar Çin'in yabancı yatırımlarla ilgili yakın zamanda bir politika değişikliğine gitmeyeceğinin altını çiziyor. Ticaret Bakan Yardımcısı Ma Xiuhung, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada politika değişikliği olmayacağını vurgulamıştı. Kabaca söylersek Çin'in kapıları yabancı yatırımcılara açık kalmaya devam edecek. Belki de bu garanti, yılın ilk çeyreğinde 23 milyar doları geçen doğrudan yabancı sermaye yatırımını daha da arttıracak.
Yetkililer, yabancı sermayenin ülkeye gelmesi için güvence verirken aynı zamanda bazı düzenlemelerle ülkenin ihtiyaçlarına göre para ve teknoloji akışını yönlendirmeyi de ihmal etmiyorlar. Yaklaşık bir ay önce açıklanan yeni düzenlemeler, çevreye zarar verecek yabancı yatırımlara kapıları kapatıyor örneğin. Yüksek teknonoji kullanılan endüstrilere, hizmet sektörüne, enerji tasarrufu yapan ve çevre koruma amaçlı projelere sıcak bakan Çin, enerjiyi verimsiz kullanan ve çevre kirliliğine neden olan projelere ise temkinli yaklaşıyor.
Çin'de doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının artması, bununla birlikte sermaye akışının da hızlanmasına rağmen, dünya genelindeki artış eğiliminin daha sınırlı bir büyüme göstereceği tahmin ediliyor. Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı'nın raporuna göre 2009 yılının son üç çeyreğinde doğrudan yabancı sermaye akışı durağan bir seyir gösterirken, 2010'un ilk çeyreğinde kıpırdanma belirtileri görülmüş. Buradaki artışın kaynağı da daha çok sınır ötesi şirket birleşmelerinden kaynaklanan para akışı. Raporda, doğrudan yabancı sermaye rakamlarının, gayri safi hasıladaki artışı, yarım yıl arayla izlediğine dikkat çekiliyor. Bu da şu anlama geliyor, 2009 ortasında artmaya başlayan gayri safi milli hasılaların, doğrudan yabancı yatırımlarına yansıması 2010'un ilk çeyreğinde ortaya çıkıyor ki, açıklanan artış da bu teoriyi doğruluyor. Kalan üç çeyrekde de bu artışın düşük bir oranda da olsa seyretmesi bekleniyor. İlk çeyrekteki rakamlar gösteriyor ki Çin, doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının artmasıyla birlikte en çok konuşulacak ülkelerden biri olacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder